Paylaşımlar
Kartal Görüşü | Yüzyılın Lideri
19 Mayıs 1919 - 19 Mayıs 2019
100 Yıl...
O kendi çağının ve bugünün insanlarından milyonlarca ışık yılı ileride bir deha...
Geleceğin Lideri'ni, - cesur olacak, yeni ve bilinmeyeni deneyecek, yaratıcı ve girişimci olacak, - değişim dalgaları geliyorken önceden görecek ve değişime uyumlu olacak, - her koşulda, olumlu kafasıyla, geleceğe dönük bugün şimdi burada eylemde olacak diye anlatıyorum, 2017'den beri.
Bu tanımları bu kadar güçlü kapsayacak daha iyi bir örnek yok. Mustafa Kemal Atatürk. Bu topraklarda bizim için bundan tam 100 yıl evvel Samsun'da bir ışık yaktı... O tam bir Geleceğin Lideri...
Bugün olsaydı ne yapardı değil ama bugünü bizi ve tüm dünyayı görseydi, nasıl yorumlardı, neler söylerdi dinlemek, duymak isterdim...
Vizyon kelimesini şirketler için Geleceğin Resmi diye Türkçeleştiriyorum. Bu kadar iyi bir gelecek çizebilen başka bir Lider daha yok. Bugünden 100 yıl önce. Bir yandan Batı'ya dönelim yüzümüzü derken, bir yandan da batıdan çok daha önce çağdaş uygulamaları hayata geçirmiş örnek bir devrimci.
Değişime Uyumlu Lider'in bir özelliğini Kuş Uçuşu Pilot olarak anlatıyorum. Olan biten karmaşanın içinde mücadele ederken ara ara olaylara yukarıdan bakalım diyorum. İngilizce'de helikopter bakışı diyorlar. Türkçemizde kuş bakışı deyimi var.
Mustafa Kemal Atatürk için hakikaten Kartal Görüşü tabirini kullanmak yerinde olacak. Kartallar en yüksekte uçmalarının yanısıra en uzağı en iyi biçimde görecek bir görüş kapasitesine sahip. Böyle bir görüş kapasitesine sahip başka bir canlı yok.
Herhalde 1919 yılından bu kadar uzağı görebilen başka bir insan yoktu o günlerde. Bugünlerde, Winston Churchill'in itirafını anmadan olmaz. "Böyle bir lider 100 yılda bir dünyaya gelir. O da Türklerin lideri olarak geldi. Yapacak bir şey yok."
O muhteşem Kartal görüşüyle, 100 yıl öncesinden bugünleri görebilen efsane bir lider.
Herkes gıpta etti. Herkes saygı duydu. Bugün hiç kimsenin üzerine toz konduramayacağı bir deha. Şapka çıkarıyorum. Geleceğin Lideri üçlemesi için daha muhteşem bir örnek yok.
İyi ki Atatürk dünyaya gelmiş. Ne şanslıyız ki bizim tarihimize damgasını vurmuş. Kartal görüşüyle geleceğimizin resmini çizmiş. Sayesinde biz bir asır önce onun çizdiği resmin içinde yaşıyoruz.
Ruhu şad olsun. Işığı bizi aydınlatmaya devam etsin...
O kadar çok öğreneceğimiz şey var ki ondan. Cephede savaşarak geçen ömründe 4 bine yakın kitap okumuş bir insandan bahsediyoruz. Biz de bir zahmet biraz okuyalım, biraz düşünelim, eyleme geçelim, kendi geleceğimizi kendi ellerimizle yaratalım. ÖZ Devrimimizi yapalım. Herkes kendi yapacağına baksın.
19 Mayıs 2019'da dehasına şapka çıkaralım ve saygıyla, coşkuyla, hep beraber bu muhteşem adımın 100. yılını kutlayalım.
Nice 100 yıllara...
Seyyah ÖZ
HUMAN TOUCH @ BEST BUY
HUMAN TOUCH is simply the primal need for us to carry on in this inhumane world. Whether we work for a company or we buy from a company, we all love to have some special attention. We have got this urge to be UNDERSTOOD.
Once we have this privilege, we go all the way. We thrive for serving a purpose (STAFF EXPERIENCE) and we are ready to pay something extra for being spoiled (CUSTOMER EXPERIENCE).
A GIANT TRANSFORMATION story we have got here; rising up simply on fulfilling this basic need of ours: THE HUMAN TOUCH.
2012 has been recorded as the year when things were going as expected for another brick and mortar giant. BEST BUY was going down the drain. Another easy hunt for Amazon; people believed so, but life always offers us an element of surprise. Yes, here we are with the story of a major comeback!
Hubert Joly took over the responsibility. His first mission was to be in the front-lines with his people. This is the only way you can grasp what your business is, not from your high and mighty towers at your brilliant Board Rooms. This is also the only way where your presence boosts the staff experience. Just listen to them, and then filter the noise and come up with a crystal clear voice of your people. They know BEST. Act upon the BEST ideas and then see how your STAFF EXPERIENCE will shine like a diamond. I am telling you that your STAFF is going to shine; let everyone else talk about lousy bloody staff engagement...
It is obviously an iterative process and instant gains are always welcome on giant TRANSFORMATIONAL CHANGES like this one. I am sure there has been many instances. This is the only way you can keep the steam up.
Simultaneous attempts on the CUSTOMER EXPERIENCE side of the game is also vital. We need the CASH ENGINE up and running. When things were getting real ugly as being a HUNT for Amazon, the customers visiting the BEST BUY stores were just coming to choose what to buy and then the purchase was done online with a better price.
In any business, if you only compete on price, you will disappear sooner or later, regardless of your industry.
The qualified BEST BUY staff started working as an ADVISOR to the CUSTOMER. The advisory service was not only at the stores but the Customers had the luxury of getting guidance at the comfort and privacy of their home. The best part is that these advisors had no pressure to SELL anything to customers. They were simply advising.
Yes, some major changes on the e-business part of the game was also vital for the turn around. In the end, this is also for giving luxury and serving for CUSTOMER EXPERIENCE. Major suppliers like Apple and Samsung have also been taken on board during this turn around. In the end, they needed these retail spaces as their show rooms and they gave a hand.
All the success stories when explained seem so SIMPLE. Oh yes Simple is Genius, only after being simplified by a CLEAR MIND.
I am telling you, by all means it is very simple:
Once you have a VALID BUSINESS not becoming obsolete soon, all you need is LOVE for
- STAFF EXPERIENCE
- CUSTOMER EXPERIENCE
Özkan ZERE
March 7th, 2019
PS: I am sure we are going to see more brick and mortar acquisition by Amazon in the near future.
Please see below, the original article upon which I have iterated this scribble of mine.
Tahammül Yok Tolerans Var
Mükemmel insani bir özellik değildir. Özel hayatınızda, iş hayatınızda çevrenize bir tutam tolerans gösterebilirseniz, etrafınıza ılımlı bir iklim ve mutluluk yayarsınız. Başarı bundan sonra gelir.
Eğer sürekli vasat performans gösteren takım oyuncularımıza tahammül etmeye devam edersek, takımın ilham ve enerjisine zarar veririz. Düzelmeyen vasatı sonlandırmak zorundayız. İşimizi adam gibi yapmak boynumuzun borcu.
İşin sırrı ayrımına varmak da, elbet önce tolerans gösterelim. Sonra, daha fazla tolerans, bireye ve topluluğa faydadan çok zarar veriyorsa da artık tahammül etmeyelim...
Tahammül etmemeyi bir ceza veriş olarak görmeyelim.
Bilakis, herkesin hayrına bir hareket olarak görelim, zerafetle uygulayalım...
John Steinbeck'in dediği gibi;
"Müşterilerine güvenirdi, ta ki daha fazla güven gülünç kaçana kadar."
Güven her işin temeli. Herkese güvenelim. Ta ki bir yere kadar...
Önemli Not: Sevgili Ayşegül Karaçivi'nin "Esneyin Yoksa Kırılırsınız" kitabını kendini arayanlara salık veriyorum. En önemli şey doğru sorular hayatta, herkese uyan doğru çözüm yok. Çözüm öneren kitapları bırakın, doğru soruları soran kitaplara sarılın.
YARATICI LİDER | ÖZ Sohbetler
Geleceğin Lideri'nin 3 özelliğinden biri olan YARATICI Lider, ilk defa canlı yayında.
Ekmek Teknesi, İnovasyon Takasına Karşı ile başlıyor, Mike Tyson, Steve Jobs ve Mouse hikâyesi ile devam ediyor.
O Toner Kafalılar kim?
Meraklı Kaşif, Dirayetli Savaşçı ve Çevik Boksör alt başlıkları için, buyursunlar efendim.
#SeyyahÖZ
UYUMLU LİDER | ÖZ Sohbetler
"Amaçlı bir insan iradesi, silahların en keskini." Ayn Rand
UYUMLU Lider ilk defa YouTube canlı yayında.
Değişime Uyumlu Lider, Geleceğin Lideri'nin üç temel özelliğinden birisi.
Üç alt başlığı var; Tuttuğunu Koparan, Kuş Uçuşu Pilot ve Evsiz Yörük.
Neden bahsediyoruz diye merak edenler, buyursunlar efendim.
Seyyah ÖZ
İnsani Liderlik ve Balıkçı Erol
Sevgili Clayton Christensen,
Bu dosdoğru size hitaben yazılmış açık bir mektup olsa da, muhatabının kendim olduğu elbette aşikar. İnsan önce kendisi için yazar…
Bir süre önce ölümle burun buruna geldiniz. Yaşamınızın muhasebesini yaptınız ve ortaya “Yaşamınızı Neyle Ölçeceksiniz?” * çıktı.
5 yıl önceydi, bu isimli makalenizin sonuç paragrafı sohbetlerimin kapanışını oluşturuyordu. Ticari sonuçların hemen önüne, insani dokunuşu konduruyordum. Şirketler insanca yaşamalıydı. Amaç elbette kazanç, ancak para insandan önce gelemezdi.
Bir süredir soruyor insanlar bana, yaptığın işi niye yapıyorsun diye. Kalptendir verdiğim cevap; “hayatlarına dokunduğum insanlar için”…
Şimdilerdeyse, bir çift sözüm var; hem size Christensen, hem kendime, hem de herkese…
Eğer bir insana dokunuyor ve onda olumlu bir fark yaratıyorsunuz, siz bir lidersiniz. Doğru...
Yanlış olan etkileşimin tek yönlü olduğu.
Dokunduğunuz her insanda siz de değişirsiniz. Kimin hoca kimin öğrenci olduğu bilinmez derler. İnsanlar _ancak ve ancak_ içini başkalarına açık yürekle açtığında ve dokunulmaya izin verdiklerinde büyür. Hakiki Lider olurlar…
Bir teşekkür borcum var tanıştığım, hayatlarına dokunduğum insanlara...
Siz de bana dokundunuz. Gelişmeye, öğrenmeye devam ediyorum. Sayenizde, çok şükür...
Ve küçük bir tavsiye, büyük küçük herkese...
Zor zamanlar kapınıza dayandığında, kapıyı açın ve dışarı kaçın. İnsanlara açılın.
Ummadığınız can size yeni bir heyecan sunar. Daralmış ciğerlerinize taze bir nefes dolar. **
Kim bilir, gün gelir Clayton Christensen de sesimi duyar...
Seyyah ÖZ,
Fikir Aralık 2017 ~Yazıya dökülüş 2 Nisan 2018
* “How Will You Measure Your Life?” Clayton Christensen
2013 yılında, "Thinkers 50" listesinde yaşayan 1 numaralı düşünce önderi olarak seçilen, yıkıcı inovasyon tabirinin babası, Harvard İşletme Profesörü Clayton Christensen, dünyanın dev şirketlerine verdiği danışmanlıklar ile muazzam bir finansal etki yaratmıştır. Yaşadığı bu zor deneyim sırasında hayatını gözden geçirir ve yaşamını değerli kılan şeyin yarattığı finansal faydadan öte dokunduğu insanlarda yarattığı olumlu dönüşüm olduğunu görür.
** 2017 yılında, Aralık ayında, içimi kağıda dökerim; “Ben balık alayım anne, sen gel yeter ve kıvırcık salatamız olsun sofrada.” Sonra sokağa çıkarım. Başıboş dolaşırım. Kuyubaşı’nda durur, seyyar balıkçı Erol, 20 yıldır. O gün tanışırız. Karadeniz’in balıklarını ayıklar, büyük bir ustalıkla. Bir ara, “sen ne iş yapıyorsun” der. Cevabımı alır, gözümün içine içine bakar, bana 2 cümle üfler. Canıma heyecan katar...