Paylaşımlar
Cevherden Mücevhere
Hepimizin içinde bir Cevher saklı. Bu cevheri bulmak, işleyip mücevhere dönüştürmek, kendimizin kuyumcusu olmak boynumuzun borcu.
Cevherden Mücevhere bir ÖZ keşif yolculuğu. Bu yolculukta dönüp kendimize bakmayı, hakikatimizi görmeyi seçiyoruz. Bunun için test ve uygulamalardan yararlanıyoruz. Yaşayarak öğreniyoruz.
Sonuç odaklı sohbetlerle, keşif temelli öğrenmeye göz kırpıyoruz.
Etkili fasilitasyon ile öğrenmeyi kolaylaştırıyoruz.
Ana Başlıklarımız
- Zamanını Bil ~ Know Thy Time
- Kendini Tanı~ Know ThySelf
- Tutkunu Bul ~ Know Thy Passion
- Harekete Geç~ Change ThySelf
- Kendini Sev ~ Love ThySelf
Zamanımız çok, endişeye mahal yok.
Bizde ne Cevherler var?
Tutkumuz nerede saklı?
Şimdi Kendimizle Dost olma ve Harekete Geçme zamanı.
Bu yolculukta en uzun zamanı, kendimize dönmeye, yetenek ve tutkularımızı araştırmaya ayırıyoruz.
Yolculuğumuza, Socrates, Heracleitos, Lao Tzu, Drucker, Marcus Aurelius, Ayn Rand, Henri Bergson, Howard Gartner, Mevlana ve Yunus Emre eşlik ediyor.
Önce kendimizin kuyumcusu olup cevherimizi bulup sonrasında da itinayla kendimizi işlemeye başlıyoruz.
CEVHERDEN MÜCEVHERE katılımcılarına Zümrüt Yeşili Bir Seyahate çıkmak için araçlar, gereçler ve vasıtalar sunuyor…
“Kendimizi Aramanın Tam Zamanı!” sloganıyla yola çıkıyoruz.
Şimdi içimizdeki gün yüzü görmemiş kartalı uyandırma zamanı… Haydi…
Her neye bakarsan kendi yüzündür,
Kimde ne görürsen kendi özündür.
Yunus Emre
Başkasını anlayan zekidir,
Kendisini tanıyan aydın.
Başkasını yöneten güçlüdür,
Kendine hakim olan yüce.
Tao Te Ching, Lao Tzu
Yalnızca Güçlü Yanlarınızla Etkili olabilirsiniz.
Kendinizi keşfedin. Kendinizi değiştirmeye çalışmayın.
Güçlü yanlarınızı kullanarak çalışın.
Çok çalışın…
Peter F. Drucker
Sonra Orada
Benzersiz bir devrim yaratarak ticari başarıya ulaşmış olan her şirket, şuurlu insanlar tarafından kurulmuştur.
Bu insanlar, zamanın ruhunu ve coğrafyaların demografik koşullarını doğru okumuş, önce yeni bir ihtiyaç fark etmiş, sonra herkesin gözü önünde duran parçaları birleştirip yeni bir bütün yaratmışlardır.
Yeni Bir İhtiyaç > Yeni Bir Bütün
Daha önce kimsenin haberdar olmadığı, bu yeni bütün, her eve lazım bir ihtiyaç olarak bir çırpıda kabul görmüştür.
Yeni Bir Bütün > Yeni Bir Kabul
Hani yirminci yüzyıla damga vuran o usta girişimcinin* dediği gibi, belki de bizler hâlâ at arabalarına biniyor olabilirdik.
Pazar araştırmaları önemlidir, ancak henüz bilinmeyen bir ihtiyacı keşfetmemiz yolunda işe yaramaları pek mümkün olmaz. Mevcut pazarları araştırabilirsiniz, oysa yeni bir pazarı ancak yaratabilirsiniz.
Kendi pazarını yaratacak olan yeni bir bütünü keşfedebilecek olanlar, sadece ve sadece, şuurlu insanların kurduğu, şuurlu yol arkadaşlarını yanlarına alarak büyüyen ve gelişen şuurlu şirketlerdir.
Toplum ve yaşam farkındalığı ve ÖZ bilinci doğal olarak yüksek, girişimci cesaretine sahip olan insanların, bir başlarına yola koyulması, özenle seçtikleri birkaç yol arkadaşlarını yanına alarak ilerlemesi, yol kat etmesi, hızlı-çabuk-çevik olması, yeni bir pazar yaratarak uyuyan bir pazarı sarsması kolaydır.
Hatta daha da ileri gitmesi, büyümesi, yoktan var ettiği pazarın uzak ara lideri olması ve kendisini kopyalayanların hızla çoğalması da normal veya göreceli olarak kolay olabilir.
Şuurla yola çıkan şuurlu şirket için zor olan şudur:
Başarısının zirvesindeki o tatlı rehavetli platoya, düzlüğe çıkması.
O gün; "Çok şükür bir düzlüğe vardık. Oyunumuzun zirvesindeyiz. Bundan sonrası artık kolay..." denmesi olasıdır. Ve bu deyiş, O çıkılan zirveden er ya da geç bayır aşağı inileceğinin habercisidir.
Şuurlu şirketin şuurlu kurucuları, o tatlı platoya vardıklarında, ceplerinde hâlâ şuuru taşıyorlarsa, alacakları karar ve odaklanacakları nokta bellidir. Onlar, artık önlerinde iki patika olduğunu bilirler.
1 ) Ya şuurlu şirketin içinden yeni bir şirket doğuracak,
2 ) Ya da zamanın ruhuna ve coğrafyaların demografik koşullarına ve mevcut pazarlara yeniden bakarak, sıfırdan yeni şuur şirketleri başlatacaklardır.
Üçüncü seçenek yok olmaktır.
Şuurlu Şirketlerin Şuurlu Liderleri şunu bilirler:
Yaptıkları kopyalanacaktır.
Yapacakları yeni bir tarih başlatacaktır; kendileri ve takipçileri için...
Seyyah ÖZ
12.Ağustos.2020
İntepe/Çanakkale
* Henry Ford "Eğer insanlara ne istediğini sorsaydım, onlar daha hızlı giden at arabaları isterlerdi."
Dip Notlar
1. Böyle bir yeni bütün, sadece ve sadece psikoloji, sosyoloji, mühendislik ve teknoloji bilgi birikimlerinin birlikte mayalanması, yoğrulması, soslanması ve doğru kıvamın doğru ateşte pişirilmesi ile mümkün olabilir...
2. Yirmibirinci yüzyıla damga vuran şu meşhur şuurlu lider olmasaydı, ve bizler hâlen fosil kapitalizmin ninnilerini dinliyor olsaydık, petrol ile çalışan arabaların saltanatı, dünyamıza gömülü tüm fosil rezervler tükenene kadar sürecekti sanki... Evet Elon Musk ve Tesla'dan bahsediyorum...
3. 1800lerin sonlarına doğru kurulmuş P & G için Yirmibirinci yüzyılın başında önemli işler başaran A.G. Lafley olmasaydı, bugün sıvı çamaşır deterjanı pazarı doğmamıştı.
https://www.kornferry.com/insi...
#entrepreneurship #SonraOrada #innovation #inovasyon #girişimcilik #consciousleadership #consciouscapitalism #consciousbusiness #ŞuurluSermaye #ŞuurluLiderlik #ŞuurluŞirket
Bu yazı ilk defa ozkanzere.com da 12 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır...
https://www.ozkanzere.com/sonra-orada.html
Drucker Balçıkla Sıvanmaz
Bir bölüm yetmez ama, en azından bir bölümde sadece Drucker hakkında konuşmak istedim.
Tam adam olması. Özü sözü bir olması. Değerlerinin her şeyden önce gelmesi.
Yönetim Biliminin babası, filozofu olması. Harvard Üniversitesi'ni reddetmesi.
Dünya Devletleri başkanlarına, dünya devi şirketlerin başkanlarına danışmanlık vermesi.
Sivil Toplum kuruluşlarına öncelik vermesi.
65 yıl evvel yazdığı kitapların hâlâ satılıyor olması. 65 yaşından sonra, o yaşına kadar yazdıklarının iki katını üretmiş olması. 39 kitap. Yüzbinlerce sayfa arşiv belge bırakması.
Ve her şeye rağmen onu bile balçıkla sıvamaya çalışan, maddiyata endeksli bir dünya.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Peter F. Drucker. daha çok uzun zaman ardında bıraktıklarıyla, ardından gelen insanlara bir deniz feneri olmaya, denizin ortasında pusulasız kaybolmuş olanlara kuzey yıldızı olmaya devam edecek.
Işılda Peter Usta. Yarattığın ve bıraktıklarına saygıyla...
#SeyyahÖZ #KendiniYönetmek #PeterDrucker
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
Joseph Campbell, kitabının orijinal ismi, Kahramanın Bin Yüzü. Türkçe kitabın başlığı, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu olarak uygun görülmüş. İyi de edilmiş.
Önce kahramanımızın keyfi yerindedir. Talihi yaver gitmektedir. Birdenbire talihin akışı yön değiştirir. Kriz yaşanır. Eşik aşılır. Maceraya atılmak kaçınılmaz olur.
Travmalar ve en büyük korkularla yüzleşilir. Hayat devam ettikçe çareler, çözümler er ya da geç bulunur. Genellikle zor zamanlarda, bir kılavuz, bir rehber kahramanımıza yol gösterir.
Dönüşüm yaşanmaya başlar. Kahramanımız kabuk değiştirir. Yeni yetenekler geliştirir. Kapasitesi artar. Kendi büyüme ve gelişmesini keşfeder. Artık eşik olumlu yönde aşılır.
Kahramanımız yeni güçler kazanmıştır. Bu yeteneklerini dünyayla paylaşma zamanı gelmiştir. Sonrasında, bir süre sonra, döngü yeniden başlar.
Herkes kendi hayat bölümünde, farklı zaman dilimlerinde, farklı yolculuklardan, zorlu sınavlardan geçer. Biz geliştikçe büyüdükçe, bizi hep yeni sınavlar bekler.
Uzun hayatlarımız ve çok sayıda yolculuklarımız olsun. Zorlanalım, mücadele edelim, gelişelim, büyüyelim, paylaşalım, çoğalalım.
Cümlemize nice kahramanlık yolculukları diliyorum.
#SeyyahÖZ #KendiniArayanSeyyah #CevherdenMücevhere
24.03.2019
Bu yazı ilk defa 24 Mart 2019 tarihinde ozkanzere.com sitesinde yayınlanmıştır...
https://www.ozkanzere.com/kahramanin-sonsuz-yolculugu.html
Değişime Liderlik Edilir
Değişim Yönetilmez, Değişime Liderlik Edilir.
Baskın literatür "değişim yönetimi" (change management) üzerinden dönüyor.
"Değişim Liderliği" (Leading Change) kavramı ve metodolojisi, en güçlü biçimde 1994 yılında yazdığı makale ve sonrasında gelen kitabıyla John Kotter tarafından ileri sürüldü.
90lı yılların ortasında ve 2010lu yılların ortasında, yirmi yıl arayla yapılan araştırmaların sonuçları değişmiyor. Köklü değişim projelerinin %70'i başarısız oluyor.
En önemli unsur unutuluyor; İNSAN...
Yöneticilik kabul edilmiş, başarısı ispatlanmış, rutin döngüleri olan bir fikire hayat verirken olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir sanat.Liderlik sanatı ise yeni ve riskli bir fikri topluluklara kabul ettirmek, onları daha önce gitmedikleri bir yere doğru, sonucuna emin olamadıkları bir seyahate çıkmaya ikna ederken kullanılan bir beceri.
Her ikisi de insanları, takımları, toplulukları, organizasyonları, şirketleri birlik ve beraberlik içinde aynı istikamete doğru yönlendirirken ayrı ayrı önemli ve değerli.
Ancak, söz konusu değişim olduğunda, hele köklü değişim ve dönüşüm projelerinin kalabalık topluluklar tarafından başarıyla hayata geçmesini istediğimizde, yöneticilikten çok daha fazla liderlik becerilerine ihtiyacımız var.
Değişim yönetilmeye çalışılıyor, liderlik vasıfları eksik kalıyor. İnsan unsuru unutuluyor.
Değişim bitişle başlar diyor William Bridges, harika kitabı, Managing Transitions'da.
Köklü değişim projelerinde, ilk iş, insanları yuvalarını terk etmeye ikna etmemiz. Onlara bir gelecek hayali çizmemiz, akıllarını ve gönüllerini çelmemiz. Hakiki bir inancı topluluğun %90'ına (en az %85) yerleştirmeden tekerlekleri döndürmemiz, başarısız olacağımızın garantisi.
Kotter'in değişime liderlik etmenin sekiz adımının Türkçe meali aşağı yukarı şöyle;
1. bir acil durum hissi ile rehavetten arınıyoruz,
2. değişime liderlik edecek öncü ekibi kuruyoruz,
3. topluluğun vizyon ve stratejisine paralel bir değişim vizyon ve stratejisi çiziyoruz,
4. topluluğun %90'ını ikna etmek için iletişim, iletişim, iletişim,
5. güvertede istediğimiz inancı ve sayıyı yakaladıktan sonra yelken açıyoruz, tekerlekleri döndürüyoruz, engelleri bertaraf ediyoruz,
6. küçük küçük kutlamalar ile yol aldığımızı, doğru yolda olduğumuzu herkese hatırlatıyor, motivasyonu yüksek tutuyoruz,
7. pes etmiyoruz ve bitmeden bitmemiştir, erken zafer ilan etmiyoruz,
8. değişim topluluğun kültürüne kök salana kadar devam ediyoruz.
Değişime LİDERLİK Ediyoruz....
Bugünümüzü Yönetiyoruz. Yarınımıza Liderlik Ediyoruz...
Seyyah ÖZ
İlk olarak 11 Haziran 2019 tarihinde, ozkanzere.com sitesinde yayınlanmıştır....
https://www.ozkanzere.com/degisim-yonetilmez.html
AKIŞ | Flow Mihaly Csikszentmihalyi
Tadından yenmez bir hayat, ancak tadında bir mücadeleyi göğüsleyerek mümkün...
ZORLUKLAR YETENEKLERE KARŞI
Mutlu olmak için sade bir kural size; yetenek, bilgi ve becerilerinizden oluşan kapasitenizin kullanıldığı zamanlar, sizin için altın zamanlar.
Zamanın herhangi bir noktasında, başınızdaki işlerin zorluk dereceleri, sizin o andaki yeteneklerinize uygun düzeyde ise, işte siz de akıştaşınız demektir.
Macar Asıllı, Pozitif Psikoloji biliminin babalarından, Mihaly Csikszentmihalyi AKIŞ teorisini özet bir grafikle şöyle anlatıyor;
- dikey eksende "zorluk",
- yatay eksende "yetenek" olsun.
Başınızdaki işlerin zorluğu yeteneklerinize denk ise, veya biraz üstünde ya da biraz altında ise sizin akışta olduğunuzu tarif ediyor...
Birebir tam denk gelmesi, teorik bir fikir gibiyken, işlerin sizi bazen biraz zorlaması, bazen de biraz hafif gelmesi gerçek yaşama daha uygun düşüyor. Bu yüzden akışta olmak bir kanalın içinde oluş halini tarifliyor bize.
Bizim için akıştan ve mutluluktan uzak düşmenin tarifini de grafik yine bize sunuyor.
Grafiğe göre eğer yeteneklerimizin çok fazla üzerinde bizi zorlayan işlere düşmüşsek, balatayı yakma riskiyle ve yetersizlikten doğan mutsuzlukla karşı karşıya kalıyoruz.
Tam tersi durumda, yeteneklerimize göre çok kolay düşen, bize hafif gelen işlere düşmüşsek, burada da sıkıntıdan gelen mutsuzluk ve işlemeyen demir paslanır durumlarıyla yüzleşiyoruz...
Buradan hareketle, "işleyen demir ışıldar" deyimini, işledikçe gelişir, geliştikçe parıldamaya devam eder diye geliştirebiliriz belki.
Akış yerinde saymanın düşmanı. Hep aynı yetenekle, hep aynı işleri yapmanın bir süre sonra insana mutluluk vermeyeceği; insanın yolculuktan ve ilerlemekten daha büyük keyif alacağı aşikar.
Bugün olduğumuz noktanın, varacağımız son istasyon olmadığına inanıyorsak, o zaman hadi şimdi ileri atılma, AKIŞ'a geçme zamanı....
Ara ara kendimize bir bakalım, aşırı zorlanıyor muyuz yoksa sıkılıyor muyuz?
Teşhisimize uygun olarak da kendimizi biraz daha zorlayalım, ya da biraz daha kolay görevleri üstlenmeyi ve kendimizi aşırı zorlamamayı seçelim.
Lütfen aynı teşhisi, etrafımızda değer verdiğimiz insanlara da uygulayalım. Herkesin yeteneğine yakın zorluklar, mutlu, mesut, bahtiyar ve AKIŞ'ta bir hayat yaşamasına dikkat edelim.
Hepimiz, hepimizden sorumluyuz.
Hepimizi AKIŞ'a davet ediyorum.
Özkan Zere
01.08.2018
İstanbul
İlk olarak 01 Ağustos tarihinde, ozkanzere.com sitesinde yayınlanmıştır....